(For selected articles translated in English language, click here)


"Yugoslavya yazıları" nedir? Buraya tıklayınız.



25 Aralık 2015 Cuma

Bosna-Hersek'te isyan-IV: Bosna Baharı mı? Bosna İsyanında kimler var?


(Yazının orijinali 24 Şubat 2014 tarihinde yayınlanmıştır)

7 Şubat Cuma günü Bosna genelinde yapılan “hükümeti protesto” çağrısı otuza yakın kent ve kasabada irili ufaklı kitlesel gösterilere dönüştü. Fakat bunların arasında Saraybosna, Tuzla, Mostar ve Zenica’daki parlamentoların ateşe verilmesi dünyanın gözlerini Bosna’ya çevirmesine neden oldu.

Cuma gecesi Bosna medyasında bir linç kampanyası başladı: Parlamento yangınlarının görüntüleri 1992-95 yıllarında bombalanan hükümet binalarının görüntüleriyle, hatta Saraybosna kent merkezindeki pazara atılan bombanın yarattığı vahşet görüntüleriyle birlikte sunuldu: “Evet, iktisadî sorunlar vardı. Evet, ülke siyasî bir çıkmazdaydı. Ama bu holiganların yaptığı Çetniklerin yaptıklarından farksız değildi.”  

Siyasilerin de boy boy açıklamaları yer aldı: “Holiganların yaptıkları kabul edilemezdi ve bunun hesabı sorulacaktı!”

Güneş balçıkla sıvanmaya, bütün suç parlamentoları ateşe veren gençlere yüklenmeye çalışılıyordu. Cumartesi günü evlere yapılan operasyonlarda yüzden fazla genç gözaltına alındı.

Fakat gözaltılar ve karalama kampanyası ters tepki yarattı. O gün ve takip eden günlerde eylemlere katılanlar parlamentoların ateşe verilmesinin doğru olmadığını ama “holiganlar” olarak nitelendirilen ve geleceksiz bir ülkede yaşamaya mahkûm edilen gençlerin bu ülkenin öz evlatları olduğunu vurguladılar. 9 Şubat Pazar günü gözaltına alınan gençlerin serbest bırakılması için kitlesel gösteriler yapıldı. Gösterilere katılanların verdikleri mesaj açıktı: “Holiganları günah keçisi yaparak kendinizi unutturamazsınız!” Sosyal medyada, kapatılan, çürümeye bırakılan fabrikaların görüntüleri paylaşıldı ve paylaşımlarda şu soruldu: “Bunlara da mı holiganlar neden oldu? Bosna’da yıkımın sorumlusu siyasîlerdir. Hesabı da onlar verecek! Siyasilerin ve medyanın yürüttüğü kampanyanın boşa çıkarılması Bosna İsyanı’nın en kritik dönemeç noktalarından biri olarak nitelenebilir.
Eylemlere halk sahip çıktı. Peki, eylemlere katılan “halk” kimdi? Yapılan röportajlara verilen yanıtlar açık:

“Savaştan bu yana işsizim, açım.”
“Çalıştığım fabrika özelleştirildi. İşsiz kaldım.”
“Fabrikam kapatıldı, işsiz kaldım.”
“Sabahtan akşama kadar çalışıyorum, yine de ailemi geçindiremiyorum”
“Mezun olduğumdan beri iş bulamıyorum.”
“Emekli maaşımla geçinemiyorum.”
“Gencim, ama bir aile kuracak gelir elde edebileceğim bir işim yok.”

Aslında Bosna’daki gösteriler Batı medyası için hayal kırıklığıdır. Daha ilk gün Batı medyasının telaffuz ettiği “Bosna Baharı” nitelemesine Bosnalılar tenezzül bile etmedi. “I am a Bosnian” (Ben Bosnalıyım) başlıklı bir video Youtube’da dolaşıma girmedi. Kimse AB’yi, ya da ABD’yi müdahaleye çağırmadı. Bilâkis, ilk gün Yüksek Temsilci Valentin Inzko’nun “Olaylar büyürse EUFOR’un [Avrupa Birliği Gücü] askerî müdahalesi gündeme gelebilir” tarzı bir açıklama yapması öyle bir tepkiyle karşılaştı ki, Inzko mahcup bir biçimde geri adım atmak zorunda kaldı.

Bosnalıların istedikleri “Bahar” liberallerde, Batı’dan duymaya alışkın olduğumuz bir “Bahar” değil. Liberal dünyanın pek de hoşuna gitmeyecek talepleri var: Örneğin özelleştirilmelerin yeniden düzenlenmesini değil, tamamıyla iptal edilmesini istiyorlar. Liberal bir reçete uygulanmasını değil, gayet radikal, devletçi ve korumacı bir iktisadî politikanın uygulanmasını istiyorlar. Sosyal adalet talep ediyorlar. Ülkeyi sömüren siyasetçilerden hesap sorulmasını istiyorlar. Ülkenin kanını içenlerin milliyetçi ve dinci retoriği daha fazla kullanmasını istemiyorlar.

Bu bağlamda, Batı’dan sadece “gölge etmemelerini” istiyorlar.

Elbette, yaşanan olaylar Sırp Cumhuriyeti lideri Dodik için bir fırsat sundu. Dodik Bosna’da siyasi ve iktisadî durumun Sırp Cumhuriyeti’nde yaşanmadığını iddia ederek Sırp Cumhuriyeti’nin bağımsız olması gerektiğini ifade ediyor. Dahası, yapılan gösterilerin Sırp karşıtı olduğunu haykırıyor.  Sırp Cumhuriyeti’nin milliyetçi lideri, adı sosyalist, aslı sağcı olan partinin lideri korkuyor. Bosna Sırp Cumhuriyeti’ndeki işsizlerin, işçilerin, emeklilerin benzer bir dinamikle hareket etmesinden korkuyor.

Olaylara Türkiye’nin verdiği tepki ise Türk Dış Politikası’nın acınası halini gözler önüne seriyor. Bosna’ya gelen Ahmet Davutoğlu Bosnalı liderlere desteklerini iletip Türkiye’nin bu zorlu günlerde Kardeş Bosna’nın her daim yanında olduğunu belirtti. Haziran’dan bu yana Türkiye’yi daha yakından takip edenler için Davutoğlu ve Türkiye’nin Bosnalılara değil, Bosna-Hersek’in kokuşmuş hükümetine destek verdiği artık biliniyor. Halk arasında Türkiye’nin Sırbistan’la ticari hacminin daha çok olduğuna dikkat çekilip; “Türkiye Sırbistan’la ticaret yapıyor, bize ise sadece ilmihal gönderiyor” şeklinde esprilere sıklıkla rastlanılıyor.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder