(For selected articles translated in English language, click here)


"Yugoslavya yazıları" nedir? Buraya tıklayınız.



26 Temmuz 2014 Cumartesi

BAŞLARKEN: NEDEN YUGOSLAVYA YAZILARI?

“Ülkemiz dünya devrim süreci açısından kritik bölgelerden birinde yer almaktadır. Bu bölge kapitalist restorasyonu emperyalizm tarafından yağmalanma ve daha derinlemesine bir bağımlılık biçiminde yaşayan Doğu Avrupa ve Rusya’yı Avrupa kapitalizminin kenarında eşitsizlik yoğunlaşmalarını en çarpıcı biçimde hisseden Balkanlar’ı ve Türkiye’yi kapsamaktadır.” (1)
Bu cümleler TKP’nin “2002 Yılında Dünya ve Türkiye” broşüründen. O tarihten bu yana TKP usul usul uluslararası ilişkilerini geliştirmek için gayret sarfediyor. Bir yandan uzak coğrafyalardaki devrimci gelişmeleri yakından takip ederken, öte yandan da yakın coğrafyamızdaki gelişmeleri sadece takip etmekle kalmayıp, bu gelişmelerin içinde bir aktör olarak yer almak için çabalıyor. Bu çabalar hayatın da bir dayatması. Küreselleşme döneminde enternasyonal dayanışma her zamankinden daha yaşamsal olmaya başladı ve komünistler de bunun oldukça bilincinde. Yakın coğrafyamızda gelişen olaylara ise olabildiği kadar hızlı bir biçimde tepki verilmesi gerekiyor. Kuzey Afrika’daki son gelişmeler uluslararası devrimci hareketin göründüğünden daha yoğun bir biçimde birbirine bağlı olduğunu ve bu bağların da olduğundan daha sıkı olması gerektiğini bizlere bir kere daha gösterdi.
Mayıs 2003’te Gelenek’te “Devrimin ve Devrimcilerin Coğrafyası”nın olup olmayacağını tartışmıştık. (2) Bu tartışma içerisinde Türkiye’nin yakın coğrafyasının Türkiye devrimci hareketi için önemine de değinmiş, “Balkanlar’da Devrimci Olma(k)”nın anlamını irdelemiştik. Yeni Osmanlıcılık’ın hortladığı günümüzde, yakın coğrafyamızdaki siyasî dinamiklerle ilgilenmek, siyasî gelişmeleri takip etmek her zamankinden daha elzem bir hale gelmektedir. Yeni Osmanlıcılık’ın bayraktarlığını yapan AKP hükümetinin dokuz yıllık iktidar döneminde Orta Doğu, Kafkaslar ve Balkanlar’a olan yoğun ilgisi göz ardı edilmemelidir. Elbette ki bu durumda, gericilerin emperyalizmden aldıkları destekle at oynattıkları bu coğrafyada bizim de sözümüz var! Bu açıdan yaklaştığımızda “Yugoslavya Yazıları” anlam kazanıyor.
Yugoslavya bir simge olarak Balkanlar ve Doğu Avrupa coğrafyasında devrimciler için ön plana çıkan bir özne. Sovyetler Birliği ile aralarındaki sorunlardan dolayı senelerce ideolojik alanda Batı tarafından desteklenmiş, kredilere boğulmuş ve 1990’larla birlikte SSCB’nin çökmesiyle Batı emperyalizminin ihtiyacının kalmadığı bir ülke. Bol keseden verilen kredilerin özyönetim tarafından değerlendirilememesi, bu kredilerin faizleriyle beraber geri ödenmesinin başlaması, ülkedeki işbirlikçi siaysetçilerin etnik tartışmaları alevlendirmesi sonucunda Yugolavya’nın başına gelenler malûmunuz. 22 milyon nüfusuyla Avrupa’nın önemli bir iktisadi, siyasi ve askeri gücü olan bu ülkeden yedi farklı ülke çıktı. Sadece bu mazisiyle bile Yugoslavya tek başına ülkemiz solu için incelenmesi gereken bir tarih laboratuvarıdır.
Öte yandan, Yugoslavya 1990’lardan bu yana Doğu Avrupa’da yaşanan gelişmeleri en trajik simgesel boyutuyla temsil ediyor: Etnik çatışmalar, özelleştirmelerle fakir bırakılan halklar, emperyalizme peşkeş çekilen 45 yıllık reel sosyalizmin mirası… Bu bağlamda Yugoslavya’yı anlamak Doğu Avrupa’yı anlamak için kilit bir öneme sahip.
Bir olguyu, olayı anlayabilmemiz için o olgu hakkında, olay hakkında çözümlemeler yapabilmemiz için ampirik verilere ihtiyaç duyuyoruz. Bugün, Türkiyeli solcuların ciddi anlamda Balkanlar konusunda bilgi eksikliği vardır. Bu eksiklik sadece solculara mahsus değil. Balkan kökenli olan yurttaşlarımızda bile Balkanlar hakkında ciddi bilgi erozyonundan bahsedebiliriz. Balkan kökenli, kendisini coğrafî anlamda Balkanlarla tanımlayan, okur yazar, aydın olarak nitelendirebileceğimiz insanlarımızın dâhi Balkanlar ile ilgili temel bilgilerinin yüzeysel ve yanlışlarla dolu olduğunu görüyoruz. Örneğin, Makedonya’nın başkenti Üsküp’ün Bosna’da, Mostar köprüsünün Saraybosna’da olduğu, hatta Kosova’nın Bosna’yla komşu olduğu, Slovenya’nın Çek Cumhuriyeti’nden ayrılan bir Doğu Avrupa ülkesi olduğu ve benzeri biçimlerde ifade edilen, insanlarımız tarafından satır aralarında ifade edilen bilgi eksikliklerinin yansımalarını sıklıkla görüyoruz. Zaten sorun da bu bilgilerinin daima “satır arasında” ifade edilmesidir.
Balkanlarla ilgili bilgi kaynaklarımız çok sınırlı. En temel başvuru kaynaklarımız Avrupa merkezci bakış açısıyla yazılmış kaynaklar. En iyi ihtimalle objektif bir bakış açısıyla yazılmış akademik nitelikli bu eserler bile Avrupa merkezci, Balkanlar’ı “öteki” olarak tanımlayan bir bakış açısını aşamıyor. Oryantalist gazeteci ve gezginlerin kaleme aldıkları eserler ise ciddi çarpıtmalar, tahrifatlar hatta su katılmamış yalanlar içeriyor. Balkanlarla ilgili diğer kaynağımız ise bu coğrafyayı “arka bahçeleri” olarak gören, tanımlayan muhafazakârlarımız. Balkanlar’ın her metrekaresinde “atalarımızı” görmekten başka bir şeye kafaları çalışmayan bu kesim için Balkanlar Osmanlı’dan kalan mimarî eserlerden ibarettir. Bu coğrafyada Osmanlı’yı olumlu olarak anan az bir kitle onlar için Balkanlar’ın tamamını temsil etmektedir. Buna rağmen, üniversite düzeyinde dâhi örgütlendikleri cemaat okullarıyla bir ağ gibi Balkanlar’ı saran bu kesim Balkanlarla ilgili tek “yerli” kaynağımız gibi görünmektedir. Batı merkezli ve muhafazakâr bakış açısından uzak bir duruşla bölgeye eğilen çalışmalar ise belli bazı yüzeysellikleri aşamıyor. Akademik anlamda çok kaliteli çalışmalar ortaya çıksa da, bu çalışmaların siyasî alandaki yansıması oldukça yetersiz.
Balkanlarla ilgili bilimsel, güncel verileri diri tutabilmemiz için öncelikle “yerli” kaynakları kullanmamız gerekiyor. Osmanlıcı ve Avrupa merkezci bakış açısını bertaraf edebilmemiz için öncelikle bu toprakların kendi kaynaklarından beslenmemiz gerekiyor. TKP bir yandan Balkan komünist partileriyle düzenli olarak bir araya geliyor. (3) Öte yandan da Sol Portal’da geçtiğimiz Güz aylarından itibaren Balkanlar ile iligli olarak daha özgün haberler çıkarmaya önem veriyoruz. Dikkat edilirse Balkanlar’daki son siyasi gelişmeleri bölgedeki kaynaklarımızdan özgün halleriyle SoL Portal okuyucularına iletmeye çalışıyoruz.
“Yugoslavya Yazıları” ile yapmak istediğimiz şey ise bir adım daha öteye gitmek. İki haftada bir Cumartesi günleri, Yugoslavya Yazıları SoL Portal’da yer alacak. Bu yazılarda kimi zaman tarihî tartışmaları yeniden gün yüzüne çıkaracağız: Tito’yu tartışacağız, Çavuşesku’yu tartışacağız, “özyönetim”i tartışacağız. Kimi zaman güncel siyasi tartışmalara yer vereceğiz: Bosnalı Sırplar’ın siyasî taleplerini, Kosova’daki Batı mandasını, Sırbistan’daki işçi sınıfı mücadelesini, Bosna’da yeniden filizlenmeye başlayan sol damarı tartışacağız. Kimi zaman da sosyal-kültürel tartışmalara yer vereceğiz: Kusturica filmlerini ele alacağız, İvo Andriç’in Nobel ödüllü romanı “Drina Köprüsü”nü diğer eserleriyle karşılaştırarak inceleyeceğiz.
SoL Portal’ın interaktif okur-yazar ilişkisi içerisinde, dileğimiz o ki okurlarımız da bizleri yönlendirsin, merak ettiği konuları bize iletsin, biz de sadece kendi uygun gördüğümüz konuları değil, okurlarımızın da meraklarını giderecek konuları bu sayfalara taşıyalım.
1) TKP Konferansı “2002 Yılında Dünya ve Türkiye”, Gelenek 76, Ocak-Şubat 2003, s. 107.
2) Egemen Aslan, “Devrimin Coğrafyası, Devrimcilerin Coğrafyası: Balkanlar’da Devrimci Olmak”, Gelenek 78, Mayıs 2003.
3)21-23 Ocak 2011 tarihlerinde Selanik’te düzenlenen “Balkan Komünist ve İşçi Partileri Toplantısı”nda TKP’nin sunduğu metnin İngilizcesi için: http://www.tkp.org.tr/ing/contribution-communist-party-turkey-deliberations-balkan-communist-and-workers-parties-meeting-thess , toplantının sonuç bildirgesi için: http://inter.kke.gr/News/news2011/2011-01-22-balkan-joint-statement

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder